Üst Header Banner Reklam
Türk Milleti Ve Devleti İçin Bir Beka Sorunu
. Emperyalizmin son yıllardaki en yaygın metodu, etnik ve mezhep ayrıştırması yaparak yeni düşmanlıklar ve çatışmalar üretmek ve yaratılan kaos ortamından faydalanmaktır.
16.03.2016 22:31:46
Bu haber 624 kez okundu
Türk Milleti Ve Devleti İçin Bir Beka Sorunu

 MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin’in, terör saldırıları ve milli güvenliğimiz hakkındaki yazılı basın açıklaması.

TERÖRÜN AMACI MİLLETİ SİNDİRMEK VE İSTEKLERİNİ KABUL ETTİRMEKTİR

Türkiye yeni bir ihanet saldırısı ve kaybedilen canlarımızın acılarıyla sarsıldı. Son birkaç ay içerisinde başkent Ankara’da üçüncü defa tekrarlanan menfur saldırı, çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden oldu.

Milletimizin huzur ve güvenliğini, insanlarımızın hayatlarını tehdit eden bu alçakça saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyoruz.

Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en büyük güvenlik sorunu ile karşı karşıyadır. Son yıllarda Ortadoğu’da enerji paylaşım kavgasında kullanılan vekâlet savaşları ülkemizde sahnelenmektedir. Küresel güçler terör örgütlerinin eylemleri üzerinden Türkiye’yi bölme hesapları yapmaktadır. Irak ve Suriye’ye yaşatılan cinnet hali ve giydirilen deli gömleğini ülkemize uyarlamak için provalar yapılmaktadır. Terör örgütlerinin kitlesel katliamlarıyla korku iklimi oluşturularak Türk milleti sindirilmeye çalışılmakta, Türkiye’yi istikrarsızlaştıracak kaos planı uygulamaya konmaktadır.

Birçok masum insanımızın, askerimizin ve polisimizin canına kast eden terör olayları, Türk milleti ve devleti için bir beka sorunu haline dönüşmüştür. Güneydoğu’da sürdürülen şehir savaşları, basit asayiş olayları olmanın çok ötesine geçmiş birer isyan provasıdır. Kobani bahanesiyle bütün yurda yayılan 6-8 Ekim olayları gibi kalkışmalara, şimdi sivil halka yönelik kitlesel katliamlarla yeni bir boyut kazandırılmaktadır.

Türkiye yeni dünya düzeninin yeni savaş konseptiyle karşı karşıyadır. Yaşananlar sıradan terör eylemleri değil, örgütler aracılığıyla yürütülen vekâlet savaşlarının uygulamalarıdır. Hiçbir kural tanımayan bu yeni kirli savaşın tarafları büyük devletler, taşeronları ise terör örgütleridir. Terör faaliyetleri ile ülkeler istikrarsızlığa sürüklenmekte, toplum kamplara bölünerek iç çatışmalar körüklenmektedir. Bu metodun uygulandığı hiçbir ülkede kazançlı çıkan bir yerli halk yoktur. Emperyalizmin son yıllardaki en yaygın metodu, etnik ve mezhep ayrıştırması yaparak yeni düşmanlıklar ve çatışmalar üretmek ve yaratılan kaos ortamından faydalanmaktır.

Başta PKK olmak üzere ülkemizde yıkıcı faaliyet gösteren bütün taşeron örgütler kurbanlarının etnik, mezhebi ya da bölgesel kimliğini ayırt etmeden katletmekte, dolayısıyla bütün Türkiye’ye düşmanlık yapmaktadır. Kızılay’da patlatılan bombanın hedefinde Türkiye’nin huzuru ve milletimizin kardeşliğinin olduğu çok açıktır.

Yakın döneme kadar kırsalda bir asayiş sorunu olmanın ötesine geçemeyen terör faaliyetleri, ne yazık ki devlet adına yapılan hataların da tesiriyle şehirlerimize uzanmıştır. Terörün siyasal bir güç haline getiren ve cesaretlendiren, örgütün bizzat devlet tarafından muhatap kabul edildiği bir garabet döneminin yaşanmasıdır. Çözüm ihaneti sayesinde terör tehdidi sınırlarımızın ötesinden içeriye rahatlıkla girmiş, dağlardan şehirlerimize ve başkentimize kadar ulaşmıştır. Bugün terör Türkiye’nin tamamını yakından ilgilendiren en önemli ve acil sorundur. Terörün asker ve polisimiz dışında sivil vatandaşlarımızı hedef seçmesi yeni konsept değişikliğini göstermektedir.

Son aylarda artan bir şekilde sivil vatandaşlarımızı etkilemeye ve sıradanlaşmaya başlayan terör eylemleri toplumda kaos yaratmayı, korku oluşturmayı ve baskı kurmayı amaçlamaktadır. Uzun süre AKP hükümetlerine çözüm süreci adıyla bölücü amaçlara hizmet eden politikalar uygulatanlar, bugün bütün toplumu korkuyla esir almaya çalışmaktadır. Kitlesel katliamlara yönelen terörün amacı milleti sindirmek ve istediklerini kabul ettirmektir. Bölücü terörle mücadelede ilk kez bu kadar büyük sivil kayıplar verilmesi hayra alamet değildir. Böylelikle çözüm sürecinde siyasetçiye kabul ettirilen dayatmalar, terör eylemleriyle yıldırılan millete onaylatılmak istenmektedir. Türk milletinin “yeter ki bomba patlamasın, rahatımız ve huzurumuz bozulmasın. Ne isterseniz verelim” demesi için terör bir silah olarak kullanılmaktadır.

Çözüm sürecinde terör örgütünün talebiyle yasa çıkartmaya kadar uzanan tavizler, Habur’daki karşılama rezaleti, Oslo, İmralı ve Dolmabahçe’deki ihanete varan vaatlerin ağır faturası şimdi bütün Türkiye’nin önüne konmaktadır. Türkiye dünyada eşi benzeri görülmemiş hatalarla dolu bir terörle müzakere süreciyle adeta kendi ayağına kurşun sıkmıştır. Silah bırakmaya hiçbir zaman niyetlenmemiş terör örgütüyle müzakere eden, hücresindeki bebek katilini devlet başkanı gibi muhatap alan politikalar sıfır noktasına getirilmiş terörü hortlatarak milletin başına bela etmiştir. Barzani’yle kol kola Diyarbakır’ı BOP’un yıldızı yapmaya soyunanlar, şimdi bölgede yüzlerce polis ve askerimizin şahadeti karşısında hiçbir sorumluluk duygusu ortaya koyabilmiş değillerdir. Daha düne kadar şimdi şehirlerimizde masumları katleden bombaları koyan elleri sıkanlar, terörle mücadelede başarılı olabilmek için geçmişteki hatalarından döndüklerini göstermelidir. Sırf oy kaygısıyla dün açılımcı bugün mücadeleci olanlar, milletin vicdanında yargılanacakları günden hiçbir zaman kurtulamayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin niyeti, milletimizin onlarca canını kaybettiği bu acılı günlerde terör üzerinden bir siyasi mücadele yürütmek değildir. Bütün arzumuz milletimizin başına bela olan terör ihanetine karşı mücadelenin doğru politikalar, metotlar ve isimlerle yürütülmesine katkı sağlamaktır. Bize göre terörü besleyen ve siyasi amaçları doğrultusunda kullananlara karşı mücadele etmek bir farzı ayndır. Yapılan hataları dillendirmedikçe yenilerinin önüne geçmek mümkün değildir. On yıl önce sıfır sorun olan terörün bugün Türkiye’yi bölünmeye doğru sürüklemesinin elbette ki sorumluları vardır. Bunların dile getirilmesi bir parti menfaati değil, milletin çıkarları için yorumlanmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi terörü herhangi bir siyasi partinin değil bütün Türkiye’nin ve Türk milletinin sorunu olarak görmektedir. Bu zor zamanda teröre karşı tek yürek olmak, milli birlik ve kardeşlik ruhunu uyandırmanın önemine inanmaktadır. Türkiye üzerindeki karanlık hesaplarına ulaşmak için terör örgütlerini kullanan güçlerin milletimizin yaşam hakkına, huzur ve güvenliğine yönelik suikastlarına karşı verilecek en büyük cevap, milli şuuru ve dayanışmayı yükseltmektir.

Terörle mücadeleyi bir iç siyaset malzemesi yapmanın ülkemizin ve milletimizin hayrına olmadığına inanan Partimiz, hükümetin terörle mücadelede atacağı adımlar milli çıkarlarımızla örtüştüğü müddetçe desteklemeye devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, henüz öncü sarsıntılarını hissettiğimiz türbülanstan ülkemizi kurtarabilmek için bütün birikimlerini devletimizin ve milletimizin hizmetine sunmaktan geri durmayacaktır. Türkiye’de bir Irak ya da Suriye gibi kaos ve kargaşa programının uygulanmasına MHP asla fırsat vermeyecektir. Başta Milliyetçi Ülkücü Hareket olmak üzere Türk milletinin bütün fertleri her kanlı eylem sonrası terörün sözde lanetlenmesinden bıkmıştır. Devlet erkini elinde bulunduranların hiçbir etkisi olmayan sözler yerine, terörün kökünü kazımalarını beklemek bu yüce milletin hakkıdır. Dağdaki eşkıyanın artık şehirlerde meydan okuması, Meclis’teki uzantılarının bölücü faaliyetlerini serbestçe yerine getirmesine rağmen dokunulmaması kabul edilemez bir durumdur. Ya terörle daha etkin mücadele edilmeli ya da yetersiz ve müsamahakâr politikalarla devleti zaafa düşürenler yerlerini ehil kadrolara terk etmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin terörle mücadelede yürütme organına vereceği desteğin sınırları, siyasilerin geçmişteki aymazlıklarının tekrarına meydan vermeyecek bir çerçevededir. Önemli olan hükümet erkinin geçmişte yaptığı yanlışlarını tekrarlamaması, açılım ve buzdolabı gibi hatalarında ısrar etmemesidir. Bugüne kadar yürüttükleri politikaların milletimizin birlikte yaşama kültürüne olumlu etki yapmak yerine ayrıştırmaya hizmet ettiğini görmedikleri takdirde, Türkiye’yi bölünmeye doğru sürükleyen hatalar zincirinin koparılması mümkün değildir. Vekâlet savaşı yürüten örgütleri muhatap almak yerine köklerini kazımadıkça terörü bitirmek bir hayaldir. AKP hükümeti mücadeleyi göze almak yerine terörle müzakere kapısını yeniden açacaksa, bölgede yeni hendekler ve kurtarılmış bölgelere rıza gösterecekse MHP’den destek beklememelidir.

Terör hadiseleri Türk milletinin bekasını ve devletimizin güvenliğini ilgilendiren bir konudur. Devletin yok edilmesi ve milletin parçalanması amacıyla yapılan saldırılar, ancak topyekûn sahiplenmeyle önlenir. 7 Haziran seçimlerinden sonra milleti korkutarak siyasi iktidarını sürdürenler, bu işlerden daha fazla siyasi rant elde etmekten vazgeçmeli ve aklını başına almalıdır. “Günü kurtarayım, beceriksizliğimi örteyim” derken Türkiye’yi ateşin içerisine soktuklarını görmelidirler. “Ver başkanlığı al federasyonu” gibi siyasi hesaplarla, yangının toplumun her tarafına yayılmasına göz yummaktan vazgeçmelidirler.

Kamu güvenliği derken yaşam hakkını dahi koruyamaz hale gelindiyse geriye dönüp yaptıklarından ders alarak tekrarına meydan vermemelidirler. Oslo, Habur, Dolmabahçe hatalarının bedelini milletimiz daha fazla can ile ödememelidir. Teröre kurban verilenler bizim insanımız, kardeşlerimiz, çocuklarımızdır ve bu kayıplar daha fazla katlanılamaz aşamaya gelmiştir. Yürütme organı devletin kurumlarından problemin çözümüne yönelik programlar almalı ve aksatmadan uygulamalıdır. Devletin kurumları ve güvenlik birimleri ise tehlike oluşmadan önleyici tedbirleri alacak kabiliyete kavuşmalı ve alan hâkimiyetini sağlamalıdır.

Vekâlet savaşlarını bütün ülkeler kendi coğrafyalarının dışında verirken, vatan coğrafyamızın savaş alanına çevrilmesinin önüne geçecek tedbirlerin alınması elzemdir. Milletimize karşı bu kirli savaşı destekleyenlerin de yarınlarda aynı sıkıntıları yaşayabileceği mesajları mutlaka verilmelidir. En önemli ayağı olan caydırıcılık gücünün ihmal edildiği ya da zayıf kaldığı durumlarda terörle mücadelenin başarıya ulaşması beklenemez. Devlet olarak yapılması gerekenlerin başında, değişen şartlara göre yeniden bir güvenlik konsepti oluşturarak tehlikeyi vatan coğrafyamızın dışında önlemektir. Kargaşa programını uygulayan ülkelerin Türkiye’deki faaliyetleri ancak bu şekilde önlenebilir.

Türkiye’nin terör ikliminin tesirine girdiği tüm bu süreci iyi okuyan ve önümüzde yaşanacak sürece işaret ederek bunun adını koyan Milliyetçi Hareket Partisi, toplumu bilgilendirme ve tehlikelere karşı zinde tutma görevini ifa etmeye devam edecektir. Milletimizin birlik ve dayanışma içerisinde tek vücut ve yeri geldiğinde topluca atan tek yürek olması Milliyetçi Ülkücü Hareket’in tarihi misyonudur ve bu görevi yerine getirmesine hiçbir güç engel olamayacaktır.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR