Üst Header Banner Reklam
Terör Musibetinin Üstesinden Mutlaka Geleceğiz
Teröre karşı, terör örgütlerine karşı, bu örgütler vasıtasıyla ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı; Malazgirt ruhuyla, İznik’te kurulup Konya’da zirveye çıkan Anadolu Selçuklu heyecanıyla, Söğüt’te dikilip 24 milyon kilometrekareyi kaplayan o ulu Osmanlı çınarının azametiyle
21.03.2016 23:36:22
Bu haber 898 kez okundu
Terör Musibetinin Üstesinden Mutlaka Geleceğiz

  “Devlet ve Millet Olarak Terör Musibetinin Üstesinden Mutlaka Geleceğiz”

Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı. Konuşmasına; ‘yeni gün’ anlamına gelen ve bahar bayramı olarak kutlanan Nevruz’un tabiata duyulan sevgi ve hoşgörünün ortak simgesi olduğunu belirterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün vatandaşlarımızın, birlik ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını temenni ettiğimiz böyle güzel ve bir anlamlı günde hepinizin Nevruz Bayramı’nı tebrik ediyorum. Nevruz’u bayram değil, kan dökmek olarak telakki edenleri de huzurlarınızda lanetliyorum” dedi.

Bugün Nevruz’u kutladıklarını, program vesilesiyle yeni projelerin müjdelerini verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bir taraftan da yüreğimiz yanıyor. Türkiye bir süredir, tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırısı dalgalarından biriyle karşı karşıyadır. Geçtiğimiz yılın Temmuz ayından bu yana, bir yandan PKK ve onunla birlikte hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü, diğer yandan DAEŞ, insani ve ahlaki hiçbir ölçü tanımayan saldırılarıyla ülkemizi ve milletimizi hedef almaktadır” diye konuştu.

“TERÖR ÖRGÜTLERİ MİLLETİMİZİ YILGINLIĞA SÜRÜKLEME AMACI TAŞIYOR”

Terörle mücadelede şehit olan güvenlik güçlerinin ve canlı bomba saldırılarında kaybedilen masumların acısını her zerrelerinde hissettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Tabii terör örgütlerinin, ülkemizi kendi kanlı gündemlerine hapsetme, milletimizi yılgınlığa sürükleme amacıyla bu eylemleri gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Onun için, bir yandan acımızı yaşar, terörle mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdürürken, aynı zamanda hedeflerimizden kopmuyor, projelerimizi gerçekleştirmekten asla geri durmuyoruz. Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız. Milletimiz bin yıldır bu topraklarda, bölücü örgüt gibi kendini hedef alan nice tehdidin, nice saldırının, nice fitnenin üstesinden geldi. Allah’ın izniyle bu tehdidin üstesinden de geleceğiz. Devletimiz, askeriyle, polisiyle, korucularıyla, istihbaratıyla, tüm imkânlarıyla terör örgütleriyle ve arkalarındaki güçlerle mücadele ediyor. Terörün yeni yöntemlerine karşı, biz de yeni mücadele yöntemleri geliştirerek, kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyorum. Yeter ki milletimiz birliğini, sizler beraberliğinizi, dayanışmanızı güçlü tutun. Terörün en büyük panzehiri işte budur.”

“MİLLETLE SAVAŞIP BAŞARILI OLAN BİR TERÖR ÖRGÜTÜ YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede istediğini elde edemeyen terör örgütlerinin, büyük şehirlerdeki rastgele eylemleriyle, doğrudan milleti hedef almaya başladığına dikkat çekti ve bugüne kadar milletle savaşıp da başarılı olan bir terör örgütünün olmadığını vurgulayarak şu çağrıda bulundu: “Teröre karşı, terör örgütlerine karşı, bu örgütler vasıtasıyla ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı; Malazgirt ruhuyla, İznik’te kurulup Konya’da zirveye çıkan Anadolu Selçuklu heyecanıyla, Söğüt’te dikilip 24 milyon kilometrekareyi kaplayan o ulu Osmanlı çınarının azametiyle, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nın azmiyle, yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum. Terör örgütlerini darmadağın etmek, mensuplarının başlarını ezmek Türkiye için kolaydır. Önemli olan, bizim millet olarak tarihimize, kültürümüze, değerlerimize, hedeflerimize güçlü bir şekilde sahip çıkarak terörün karşısında dimdik ayakta durmamızdır. Bunu başardığımızda ne terör örgütleri, ne de onların arkalarındaki güçler bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Onlar, ne kadar çok kan dökerlerse, milletimizi bir arada tutan bağları o kadar gevşetebileceklerini sanıyorlar. Hâlbuki bizim için şehitlerimiz ve gazilerimiz, millet olarak varlığımızın ve birliğimizin en büyük teminatlarıdır. Tedbiri elden bırakmadan terör örgütlerinin üzerine en şiddetli şekilde gitmeye devam edeceğiz. Rabbim, bu mücadeleyi yürüten tüm kamu görevlilerimizin ve onlara yardımcı olan herkesin yardımcısı olsun.”

“AVRUPA BİRLİĞİ İKİYÜZLÜLÜĞÜNÜ HÂLÂ DEVAM ETTİRİYOR”

Türkiye’nin mücadelesinin sadece terörle ve teröristle değil; aynı zamanda, bütünüyle yalan ve yanlış gerekçelerle onları destekleyen güçlerle de mücadele olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerine ve çeşitli kisveler altında onları destekleyen kesimlere karşı yürüttükleri mücadelede sürekli Batılı ülkelerin itirazlarıyla karşılaştıklarına işaret etti ve şunları ekledi: “Neymiş? Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda sıkıntılar varmış. Her şeyden önce şu gerçeğin bilinmesini istiyorum. Biz demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri Batı bize dayattığı için değil, milletimiz bunlara layık olduğu için savunuyoruz, hayata geçiriyoruz, yaşatıyoruz. Milletimizin, 79 milyonun tamamıyla birinci sınıf demokrasiye layık olduğuna inanıyor ve bunun için çalışıyoruz. Böyle olduğu için de demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusundaki güçlü duruşumuzu, teröre rağmen, terör örgütlerinin provokasyonlarına rağmen elbette devam ettireceğiz.”

“Biz demokrasiyle değil terörle, özgürlüklerle değil teröristlerle, insan haklarıyla değil terör eylemleriyle mücadele ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık Batı’nın, mülteciler ve terör örgütleri karşısındaki ilkesiz tutumu başta olmak üzere, bu konuda sınıfta kaldığını dile getirdi.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerde, toplantının hemen yakınında bölücü terör örgütü temsilcilerinin çadır kurup bayraklarını asmasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu AB PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmiş vaziyette. Nasıl oluyor da böyle bir terör örgütüne o çadırları kurduruyor, onların paçavralarını orada sallandırıyorsun. Bu samimiyet mi, bu dürüstlük mü? 1963 yılından bu yana Türkiye'yi kapısında bekleten AB ikiyüzlülüğünü hâlâ devam ettiriyor” eleştirisinde bulundu.

“BATI MEDYASI BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN MENSUPLARINI AKLAMAK İÇİN ÇALIŞIYOR”

Bu eleştirilerine Avrupa ülkelerinden gelen ‘neden böyle konuştuğu’ yönündeki çıkışlara da cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ne olacaktı? Siz samimi olmadığınız sürece ben böyle konuşmaya devam edeceğim. Bizim için aslolan Türk Milleti'nin ta kendisidir. 79 milyonuyla ta kendisidir. Ama siz, biz burada terörle bu denli mücadele ederken, kalkıp da orada konsey toplantısının yapılacağı veya birlik toplantısının yapılacağı yerin hemen yanı başına bu çadırları kurdurur onların paçavralarını da orada sallandırırsanız, kusura bakmayın bu sözleri daha çok duyarsınız” eleştirilerini ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğer Avrupa ülkelerini örnek alacak olsak, sınırlarımızı mültecilere kapatmamız, Avrupa’da faaliyet gösteren terör örgütlerinin destekçilerine Meclis binamızın hemen yanında propaganda imkânı sağlamamız, eli kanlı teröristlerin topraklarımızda cirit atmasına izin vermemiz gerekir. Aynı şekilde, Avrupa’nın en önemli şehirlerinin en kalabalık caddelerinde canlı bomba eylemleriyle masum siviller katledilirken, medyamızla, siyasetçilerimizle onların destekçilerine kol kanat germemiz gerekir. Bugün Batı medyası, her biri eli kanlı birer terörist olan bölücü örgütün mensuplarını aklamak, cici çocuklar olarak göstermek için adeta seferberlik halinde çalışmaktadır. Kendilerine yönelik en küçük bir tehdit karşısında, akıl-mantık sınırlarını zorlayacak tedbirleri hayata geçirmekten kaçınmayanlar, tüm terör örgütlerinin ortak hedefi olan Türkiye’yi özgürlük-insan hakları kıskacında ezmeye çalışmaktadırlar. Şu anda Batılıların yaptığı budur.”

“MAZLUMLARIN VE MAĞDURLARIN ELİNDEN TUTMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelere işaretle, “Türkiye, Avrupa Birliği’nin mültecilerle ilgili teklifini, para-pul için değil, bu insanların sınır kapılarında daha fazla istiskalini, onurlarının kırılmasını önlemek için kabul etmiştir” açıklamasını yaptı ve konu ile ilgili değerlendirmelerine şu cümlelerle devam etti: “Mülteciler arasında bir insan pazarı kurup oradan nitelikli eleman seçme gibi, gerçekten vicdanla, ahlakla bağdaşmayacak bir niyetle belirlenen kotalar, arka plandaki trajediyi ortadan kaldırmıyor. Bizim asla böyle bir ölçümüz olmadı, olmayacak. 3 milyon mülteciyi alırken biz böyle düşünmedik. Yarın, tarih bu gerçekleri, bizim de, onların da, mağdurların da torunlarının önüne getirecektir. İşte o zaman kimin gerçekten insan hakları için mücadele ettiği, kimin de kendi güvenliği ve konforu uğruna bu değerlere sırtını döndüğü daha iyi anlaşılacaktır.”

Bundan sonra Avrupa’dan beklentilerinin, Suriyelilerin kendi ülkelerini yaşanabilir hale getirmek için Türkiye’nin çabalarına daha fazla destek vermesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de ‘uçuşa yasak bölge’ ve ‘güvenli bölge’ teklifimizi kabul etmeyen, buna karşılık mültecilerden şikâyet eden herkes, açık söylüyorum, iki yüzlüdür, riyakârdır” değerlendirmesinde bulundu ve şunları ekledi: “Sadece ve sadece Türkiye’ye yönelik terör tehditlerinin engellenmesine de katkı sağlayacağı için bu teklife karşı çıkanların eli, ölen her masumun kanıyla biraz daha kirlenmektedir. Biz, inancımıza ve kültürümüze uygun şekilde, terörle mücadeleye etmeye de, mazlumların ve mağdurların elinden tutmaya da devam edeceğiz.”

“ÇINAR AĞAÇLARININ SAYISINI ARTIRMAK, GÖLGESİNDE DAHA ÇOK KARDEŞİMİZİ TOPLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın programında yer alan konuların her birinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Çınar Ağacı Dikim Eylem Projesi’nin, sadece bir ağaç dikimi değil, aynı zamanda bir medeniyet ihyası projesi olduğunu belirtti. Ağaçlar içinde de çınarın, şehir kültürümüzde ayrı bir yeri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki tüm mazlumları, mağdurları, garipleri gölgesi altında toplayan, koruyan, kollayan ulu devlet çınarımız, bugün genç bir bedende, Türkiye Cumhuriyeti adı altında yaşamayı sürdürüyor” şeklinde konuştu. “Çınar ağaçlarının sayısını daha da artırmak, gölgesinde daha çok kardeşimizi toplamak için çalışıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 2016 yılını Çınar Yılı olarak ilan ettiğini ve proje kapsamında, 100 bini İstanbul’da olmak üzere tüm şehirlere, asırlarca yaşayacak 200 bin çınar ağacı dikileceğini açıkladı.

Bugün başlatılan “5000 Köye 5000 Gelir Getirici Orman” projesi ile de ceviz, badem ve fıstık çamı gibi gelir getirici ağaç türlerinin yetiştirilmesini yaygınlaştırarak, vatandaşları bulundukları yerlerde kalkındırmayı amaçladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, dünyada orman varlığını artıran az sayıdaki ülkeden biri olduğuna dikkat çekti ve geçen 12 yılda orman varlığını 1,5 milyon hektar yükselttiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003-2023 yılları arasında dünyadaki 7 milyar insanın her birine atfen, 7 milyar fidanı toprakla buluşturma kararlılığında olduklarını, bugüne kadar ise 3,5 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını aktardı ve şöyle konuştu: “Cumhuriyet tarihinin en büyük ağaçlandırma seferberliğini başarıyla sürdürüyoruz. Bura rağmen, bir takım çevreler ısrarla bize ağaç düşmanlığıyla, yeşil düşmanlığıyla itham edebiliyor. Dün İstanbul Gezi Parkında, Ankara ODTÜ alanında ağaç bahanesiyle kaos başlatmak istemişlerdi, bugün Artvin’de, başka yerlerde aynı niyetle uğraşmaya devam ediyorlar. Hâlbuki ağaçlandırma alanında Türkiye’nin elde ettiği başarı ortada. Dünyanın takdirini kazanan bu çalışmalar, maalesef bizdeki gönülleri mühürlenmiş bazı çevrelerce görülmek istenmiyor.”

“GEÇEN 13 YILDA 320’Sİ BARAJ OLMAK ÜZERE TOPLAM 3107 TESİS HALKIMIZIN HİZMETİNE SUNULDU”

Su konusunda yapılan çalışmaları da hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 13 yılda 320’si baraj olmak üzere toplam 3107 adet tesisin halkın hizmetine sunulduğunu aktardı ve şu bilgileri verdi: “Tüm bu çalışmalar sayesinde bugün ekonomik sulanabilir arazilerimizin yüzde 73’ü, yani 62,3 milyon dekarı sulanabiliyor. 2016 yılında sulamaya açılacak 2,2 milyon dekar ile birlikte toplam sulanan arazi miktarı 42,3 milyon dekarı bulacak. Ülkemiz sulamaya açılan alanların artmasıyla dünyada tarım alanında 7’nci sıraya kadar yükseldi. Sulanabilir arazilerinde 2019 yılına kadar yapılacak yatırımlarla çiftçilerimize yılda 14 milyar lira ilave gelir sağlıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hidroelektrik enerji üretiminde 2003 yılında 26 milyar kilovatsaat olan elektrik üretimini bugün 91 milyar kilovatsaate yükselttiklerine dikkat çekerek, 180 milyar kilovatsaat olan Türkiye’deki hidroelektrik enerji potansiyeli dikkate alındığında, daha kat edecek çok yolun olduğunu söyledi.

Konuşmasında, şehirlerdeki içme ve kullanma suyu sağlama çalışmalarına da yer veren ve 81 ilin 2071 yılına kadar içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının planlandığı belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 13 yılda meteorolojik altyapının güçlendirilmesi sayesinde hava tahminlerinde isabet oranının yüzde 90’ların üzerine çıktığına işaret etti ve “2002 yılında denizlerimizde hiç gözlem istasyonu yoktu, denizcilerimiz hava tahminlerini Yunanistan’dan alırlardı. Bugün az önce değerli Bakanımın da ifade ettiği gibi, Cebelitarık Boğazı’ndan Süveyş Kanalı’na kadar bütün Akdeniz’e biz hizmet veriyoruz” açıklamalarına yer verdi.

Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2
Sağ 300x250 Reklam
YAZARLAR