ORTAK BASIN TOPLANTISI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'de de, AB'de de, Ankara'da da, Brüksel'de de, Berlin'de de bugün güçlü bir siyasi irade vardır ve Türkiye-AB ilişkileri çok doğru bir eksen işbirliği çerçevesinde ileriye doğru gidecektir" dedi.
23.04.2016 22:07:19
Bu haber
751 kez okundu
ORTAK BASIN TOPLANTISI
Başbakan Davutoğlu, Merkel, Tusk ve Timmermans ile ortak basın toplantısı düzenledi
Davutoğlu, Gaziantep Üniversitesi Kongre ve Sanat Merkezi'nde, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile Türkiye-AB Suriyelilere Yardım Programı'na katıldı.
Tusk, Merkel, Timmermans ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, bugünün yeni bir gün olduğunu belirterek, "Bugün Suriyeli mültecilerin ümit duyması gereken bir gündür. Bugün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda, Suriyeli bütün çocuklara gönül dolusu selamlarımızı iletiyoruz." ifadesini kullandı.
Türkiye ile AB ve Almanya'nın, Suriyeli çocuklar için yan yana ve omuz omuza olduğunu kaydeden Davutoğlu, o çocukların, yetimlerin gözyaşlarını silmek için kararlı olduklarına işaret etti.
Başbakan Davutoğlu, Suriyeli çocuklara güzel bir gelecek hazırlamak istediklerine işaret ederek, "Bugün burada bir kez daha bütün dünya ve biz, herhalde şu sonuca ulaşmış bulunuyoruz. Türkiye ile AB işbirliği yaptığında sorunları çözmek bakımından olağanüstü bir kapasiteye sahiptir. Ama Türkiye ile AB farklı düştüğünde, birçok krize çözüm bulma imkanı yok." değerlendirmesinde bulundu.
Kasım ayından bu yana son 3 zirvede ve çok sayıda gerçekleşen toplantıdan edindiği intibaya değinen Davutoğlu, "Türkiye'de de, AB'de de, Ankara'da da, Brüksel'de de Berlin'de de bugün güçlü bir siyasi irade vardır ve Türkiye-AB ilişkileri çok doğru bir eksen işbirliği çerçevesinde ileriye doğru gidecektir." dedi.
ORTAK BİR VİCDANA, ANLAYIŞA VE YOL HARİTASINA SAHİBİZ
Davutoğlu, Merkel, Tusk ve Timmermans'a tekrar Türkiye ve Gaziantep'e gelmeleri için davette bulundu.
Başbakan Davutoğlu, görüldüğü gibi ortak bir vicdana, anlayışa ve yol haritasına sahip olunduğunun altını çizerek, ilerleyen dönemde her konuda birlikte adımlar atılacağını bildirdi.
AB'nin, Suriyeli mültecilere taahhüt ettiği hususların birer birer gerçekleşeceğini vurgulayan Davutoğlu, en geç temmuz ayına kadar 1 milyar avroluk proje tutarının hayata geçirileceğini, ilerleyen 3 yıl içinse 6 milyar avroluk projelerin birer birer Suriyeli mültecilerin hizmetine sunulacağını kaydetti.
Davutoğlu, söz konusu paranın Türkiye'ye verilen bir para değil, doğrudan Suriyeli mültecilere aktarılan bir yardım olduğuna dikkati çekti.
Öte yandan Davutoğlu, dün AB Konseyi Başkanı Tusk'un doğum günü olduğunu anımsatarak, kendisinin yeni yaşını kutladı.
Davutoğlu, bugün önemli bir gündemde, dünyanın dikkatlerinin çekildiği bir bölgede ve tarihi bir misyon üstlenen bir şehirde olduklarını belirtti.
Suriyeli mültecilerle ilgili bütün dünyanın insani bakımdan dikkatlerin üzerinde olduğu bir konuda mevkidaşlarını Gaziantep'de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade eden Davutoğlu, "Kendilerine ülkemize tekrar gelmeleri dolayısıyla tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum. Bu özel günde birlikte ortak bir gündemle hareket etmenin onurunu taşıyoruz." diye konuştu.
Bugünün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğunu, özel bir gün olduğunu söyleyen Davutoğlu, önceki gün de teması "Çocuk ve Çiçek" olan EXPO 2016 Antalya'nın açılışını yaptıklarını anımsattı.
Nizip'te mevkidaşlarıyla kampları ziyaret ettiklerini, çocuklarla bir araya geldiklerini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuklar dünyanın en masum varlıkları ve maalesef bugün Suriye'de yaşanan büyük insani trajediden en fazla etkilenen onlar. Türkiye'de şu anda 10 binlerce Suriyeli yetim çocuk var, 152 bin Suriyeli Türkiye'de hayata gözlerini açtı. 700 bine aşkın Suriyeli mülteci çocuğumuz eğitim imkanlarını bekliyor ve bütün bunları insani bir perspektifle ele alma sorumluluğu hepimizin üzerinde. Biz Türkiye ve Avrupa Birliği olarak 29 Kasım'da Brüksel'de gerçekleştirdiğimiz zirveden bu yana birlikte bu konuları ele almanın çabası içindeyiz ve çok önemli bir mesafe katettik. 29 Kasım'da bizi bir araya getiren ana konulardan birisi Ege'de hayatını kaybeden Aylan bebek gibi yavrularımızın bir daha hayatını kaybetmemesi için ortak bir tavır sergilemekti. Üzerinde birçok yorum yapıldı. Ama şunu ifade etmek isterim. Hem Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına hem de Avrupa Birliği ve Almanya adına da bizim tek bir gayemiz var; insani bakımdan İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan en büyük trajediye birlikte çözüm aramak. Bu mesele ne Türkiye'nin ne de Avrupa Birliği'nin tek başına üstlenmesi gereken bir meseledir. Bu mesele uluslararası toplumun tek bir vücut olarak, tek bir yürek olarak ele alması gereken, hepimizin doğrudan mesul olduğumuz bir meseledir. İnsani konuda el ele vermediğimiz zaman gelecek nesillere çok kötü miras bırakmış oluruz. Bugün Türkiye'de 3 milyon mülteciyi ağırlayarak dünyanın en büyük mülteci ağırlayan nüfusuna sahip. Bu anlamda da Gaziantep, Kilis, bütün şehirlerimiz Şanlıurfa, Hatay, Kahramanmaraş, bütün şehirlerimizde Suriyeli kardeşlerimizi ağırlıyoruz. Gaziantep bu konuda en başından itibaren çok büyük fedakarlıklar üstlendi."
Davutoğlu, "Türkiye-Avrupa Birliği Suriyeli Sığınmacılara Yardım Programı'na ilişkin ortak basın toplantısında gazetecilerin soruları yanıtladı.
Vize muafiyeti konusunun Türkiye açısından hayati olduğuna ilişkin ifadesi anımsatılan Davutoğlu, "Bazı söylentiler var 'AB'nin bu madde üzerinde revizyona gidebileceği, vize muafiyetinin haziran ayından itibaren başlamayabileceği' şeklinde. Böyle bir durumda Türkiye, AB ile varılan anlaşmayı iptal etmeyi düşünüyor mu veya AB'ye yönelik başka adımlar atmayı düşünüyor mu?" sorusu üzerine Davutoğlu, Türkiye ve AB'nin inandığı en önemli değerin ahde vefa olduğunu söyledi.
Davutoğlu, ahde vefanın AB'nin temelini de teşkil eden bir prensip olduğunu belirterek, bu çerçevede 29 Kasım'da birlikte ele alınan hedefler manzumesi bulunduğunu anımsattı.
Bu konuları son olarak 18 Mart zirvesinde gözden geçirdiklerini vurgulayan Davutoğlu, bu paketin hem mültecilere yardımı hem de Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir eksene oturtup, benzer bir krizde önceden tepki gösterilmesini sağlamaya yönelik olduğunu ifade etti.
NETİCEYE ULAŞACAĞIMIZA İNANIYORUM
Davutoğlu, bunun yolunun Türkiye-AB ilişkilerini derinleştirmek olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Biz bu çerçevede vize muafiyetini, Avrupa Birliği-Türkiye mutabakatının ayrılmaz, asli unsuru olarak görüyoruz. Zaten vize muafiyetiyle bu mekanizmaları uygulayacak olan Geri Kabul Anlaşması arasında da doğrudan bir ilişki var. Geri Kabul Anlaşması ancak vize muafiyeti ile birlikte uygulanır. Bütün bu mekanizmanın işlemesi, Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanması bir zaruret. Dolayısıyla bu tür spekülasyonların ötesinde biz, Türkiye-AB tarafları olarak, en azından Türkiye tarafı olarak, bunun pozitif bir gündemle yürümesini gerektiğine inanıyoruz."
Bunun için de Meclis'in gece yarılarına kadar çalıştığına dikkati çeken Davutoğlu, dün gece vize muafiyeti çerçevesinde bir yasa için geç vakitlere kadar çalışmaların devam ettiğini anımsattı.
Davutoğlu, "Biz üzerimize düşeni yapacağız. AB'nin de üzerine düşeni yaparak vize muafiyetiyle ilgili herhangi bir siyasi gerekçe ileri sürmeksizin hukuki süreci tamamlamasını bekliyoruz. Öyle bir durum olmaması gibi bir ihtimali düşünmek istemiyorum ama, zaten öyle bir durumda 'Geri Kabul Anlaşması da devreye girmeyecek' anlamına gelir. Bu negatif bir opsiyon değil, pozitif işbirliğine dayalı bir ihtimali hepimizin öne çıkarması lazım. Bu konuda neticeye ulaşacağımıza inanıyorum." görüşünü dile getirdi.
Eğitim kurumlarının desteklenmesi ve kamplar dışında yaşayan Suriyelilerin temel ihtiyaçlarının giderilmesi için bu konuda AB'ye ilettikleri projelerin bulunduğuna değinen Davutoğlu, çok sayıda mülteci ağırlayan şehirlerin altyapısında sıkıntıların yaşandığını anlattı.
Davutoğlu, kampların işletilmesi bağlamında yapılan işletme harcamalarıyla ilgili projelerin de olduğunu ve bir kısmının devreye girdiğini söyledi.
Türkiye olarak AB'nin değerlendireceği projelerle ilgili kapsamlı bir çalışmayı kendilerine ilettiklerini kaydeden Davutoğlu, bundan sonra da beraber bu tarz çalışmalar yürüteceklerini ifade etti.
Davutoğlu, bir gazetecinin vize muafiyeti ve basın özgürlüğüne ilişkin sorusu üzerine "Konuşmak, Avrupa kültürünün bir parçasıdır. Bizim sadece kabul etmediğimiz husus, bize dışarıdan bakılmasıdır. Bize dışarıdan ve tepeden bakılmasına müsamaha gösteremeyiz. Biz Avrupa ailesinin bir parçasıyız. Basın özgürlüğü dahil her konuyu konuşabiliriz. Her hususu ele alabiliriz, objektif olarak bunları tartışırız." yanıtını verdi.
Davutoğlu, "Başta sayın Merkel, Tusk ve diğer dostlarım olmak üzere her bir araya gelişimizde, karşılıklı kaygılarımızı hep paylaşıyoruz. Nihayetinde bunlar hepimizin kaygılarıdır. Ama şu gerçeği de herkesin görmesi lazım, Türkiye son 2 yılda 4 büyük seçim yaşadı ve bu seçimler esnasında kimse herhangi bir propaganda, fikir özgürlüğü probleminin olduğunu kabul edemez." ifadelerini kullandı.
Birçok yayın organının, hükümet ve partisi aleyhine yoğun eleştiride bulunduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "Hiçbir zaman, hiçbir şekilde o eleştirilere baskı ile karşılık vermeyi düşünmedim, düşünmeyiz. Demokrasi, basın özgürlüğüyle yükselen bir değerdir. Hepimiz buna saygı gösteriyoruz, göstereceğiz." dedi.
Bazı uygulamaların yanlış anlaşılması halinde dostça paylaşılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Son olarak, Kahire'den gelen bir Alman gazetecinin Türkiye'ye alınmaması bana aktarıldığında, arkadaşlara tetkik etmeleri talimatını verdim. Anlaşılan Türkiye'ye gelmek isteyen herhangi bir turist gibi müracaat ettiği için bazı konular göz önünde bulundurularak bu sıkıntılar yaşanmış. Ama gazeteci olarak müracaat ettiğinde diğer gazeteciler gibi, özgürlükçü bir şekilde değerlendirilecek, mutlaka olumlu bir yaklaşım sergileyeceğiz." şeklinde konuştu.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ANCAK İNSAN ONURUYLA DAİM OLABİLİR
Yaşanan münferit olaylardan hareketle Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda spekülasyonları doğru bulmadığını kaydeden Davutoğlu, "Bir ailenin parçası olarak paylaşırsak her şeyi konuşmaya hazırız. Bugün bu tablo, bu açıdan bizim için çok önemli. Her şeyi konuşuyoruz, çok açık bir yüreklilikle. Aynı şekilde ben de, değerli dostlarıma Avrupa'da artan aşırı ırkçı yaklaşımları ve bunun basına yansımaları konusunu da aktarıyorum. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza yapılan hakareti yine birlikte ele aldık. Basın özgürlüğü, insan haklarını ve insanın onuruna saygıyı gözardı etmemeli. Basın özgürlüğü ancak insan onuruyla daim olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir ülkenin cumhurbaşkanına ağır hakaretlerde bulunma basın özgürlüğü içinde değerlendirilir mi? Bunu tartışabilmeliyiz.'" diyen Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Eğer aynı konu, başka bir ülkenin cumhurbaşkanı ya da başbakanı için başka bir millet için zikredilseydi acaba kabul edilebilir miydi? Düşünün oradaki ifadeleri, Avrupada, Almanya'da gezen herhangi bir Türk kökenli Alman vatandaşı o ifadelere muhattap olduğunda bunun adı açıkça ırkçılıktır. Biz insan onuru ile basın özgürlüğünü birlikte Avrupa değeri olarak ele almak ve Avrupa değeri olarak bunu yüceltmek durumundayız. Tek tek söyleyeceğiniz her hususu değerlendiririz ama Türkiye'yi ailenin dışında kabul edip, sürekli imtihan salonunda tutarmışçasına, sürekli soru sormak da kimsenin hakkı değildir. Ama bizi ailenin bir parçası olarak, Sayın Merkel'in dediği gibi açık yüreklilikle konuşabileceğimiz bir ortamda değerlendirmek icap eder. Dışarıdan ya da yukarıdan bir tavır takınmaksızın her konuyu tartışırız."
Geçmişte köşe yazarlığı yaptığını anımsatan Davutoğlu, "Benim için en asli insan haklarından biri fikir özgürlüğüdür, basın özgürlüğüdür. Türkiye'nin herhangi bir şekilde sıkıntı yaşamasını arzu etmeyiz. Gerekli bütün reformları, özgürlükçü yaklaşımları da sergileriz." dedi.
ASKERİ HER TÜRLÜ TEDBİR ALINACAK
DAEŞ tarafından Kilis'e her gün saldırı yapıldığı ve bu saldırılara karşı ne tür ek önlemler alınacağının ve güvenli bölge konusunda gelinen noktanın sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
"Kilis'in hemen karşısında, Suriye sınırları içerisinde çok yoğun bir çatışma yaşanıyor. Türkiye olarak biz her zaman, Suriye'de bir an önce siyasi çözümün bulunması ve gerek rejimin gerek terörün bitmesi için çok değişik çabalarda bulunduk. Bunlardan biri de güvenli bölge teklifliydi. Ama maalesef 4 yıldır sürekle gündeme getirdiğimiz bu teklif konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ve uluslararası toplumun yeterli adım atmamasının bedelini Suriye halkı ve Türkiye ödüyor. Biz kendi ulusal güvenliğimiz için her türlü tedbiri aldık, alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Kilis'teki vatandaşlarımıza, özellikle şehit kardeşlerimizin ailelerine bir kez daha taziyelerimizi iletiyoruz. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta içi Genelkurmay Başkanımızın da bir ziyareti oldu. Geçtiğimiz hafta içindeki haftalık görüşmemizde bu konuları detaylı bir şekilde ele aldık. Kilis'in savunması, Kilis'e yönelik atışların durdurulması için atılması gereken adımlar konusunda gerekli her türlü çalışma yapıldı. Mütekabiliyet çerçevesinde hemen mukabelede bulunulup, saldırı odakları imha ediliyor. Yine de Suriye içindeki bu terör odaklarının faaliyet alanları itibariyle özellikle hareketli birtakım araçlar üzerinden yaptıkları bazı saldırılar söz konusu. Önümüzdeki pazartesi günü bakanlar kurulunda da bu konuyu ele alacağız. Atılması gereken ek adımlar hiç tereddüt edilmeden atılacak ve Türkiye'nin güvenliği söz konusu olması hasebiyle de gerekli askeri her türlü tedbir alınacak."
Ziyaretleri dolayısıyla Tusk, Merkel ve Timmermans'a teşekkür eden Davutoğlu, "Türkiye - Avrupa Birliği arasında her zaman pozitif gündem olacak. Her konu açıkça konuşulacak. Ama dediğim gibi hep eşitler arasında, hep karşılıklı saygı içinde ve hep insan onurunu koruyacak şekilde." ifadesini kullandı.
Suriye'deki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye gelen ve Türk vatandaşı olan müzisyen Tambi Asaad da piyano ile müzik dinletisi sundu.
Asaad'ın özel bir misafir olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "İnşallah Tambi'nin özgür bir şekilde Şam'da da icra edeceği bir konseri dinlemek nasip olur. Kendisini tebrik ediyoruz." dedi.
Toplantıya Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan, Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu da katıldı.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2