MHP’ye Yönelik Saldırıların Artış Sebepleri
Aslında HDP’ye oy ve destek vererek ülkeye barışın gelmeyeceğini Nazlı Ilıcak da bilmektedir. Buna rağmen bölücü örgüte oy ve destek verilmesini izah etmekte, teslimiyet ve korkaklık gibi kelimeler yetersiz kalmaktadır. Barışın ve kardeşliğin düşmanına, kanlı terörist eylemler düzenleyerek toplumsal birlikteliği dinamitleyenlere barış adına oy vermek, ihanetle eşdeğerdir.
9.08.2015 03:51:54
Bu haber
2118 kez okundu
MHP Genel Başkan Yardımcısı E. Semih Yalçın’ın “MHP’ye Yönelik Saldırıların Artış Sebepleri” hakkındaki açıklaması.
7 Haziran’ı müteakip PKK’nın gemi azıya alması ve bölücü örgütün menfur eylemlerini arttırmasıyla MHP’nin haklılığı tescillenince, Türkiye’de sefih ve sedanter hayat süren birtakım menfaat çevreleri bundan ziyadesiyle rahatsız olmuştur.
MHP’nin giderek sempati ve güç kazanması çıkarlarına ters düşen, halkın fakirleşmesine yol açan sermaye terakümlerinin zarar göreceğine inanan tatlı hayat baronları; bir süredir partimiz hakkında kamuoyunda oluşan pozitif algıyı kırmak için çaba sarf etmektedir.
MHP’yi yıpratmayı hedefleyen iftiralar, karalama kampanyaları birbirini kovalamaktadır.
Yıllardır milletin iliğini sömüren, memleket düşmanlarıyla bile iyi geçinip gemisini yürüten ve Türk siyasetine ayar verme alışkanlığından kurtulamayıp bunun sürmesini isteyen bu menfaat çevreleri; MHP’nin haklılığına, doğruluğuna gölge düşürmek için yırtınmaktadır.
Bu çevrelerle iş birliği, çıkar ortaklığı veya organik ilişki içindeki bir takım yazar taslakları da her gün köşelerinden partimize kin kusmaktadır. Bunların arasında iftira bayrağını kimselere bırakmayan Rahmi Turan gibiler de MHP ile yatıp MHP ile kalkmaktadır.
Bu gibiler; Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü, askerimizin polisimizin ve masum vatandaşların ölümünü, şehit cenazelerini, anaların feryadını asla dert edinmemektedir. Bilakis canice eylemleri gerçekleştiren katiller sürüsü kutsanmakta; bölücü örgütün ileri gelenleri de demokrasi, insanlık ve barış güvercini olarak allanıp pullanmaktadır. Buna karşılık; milletini sevmekten ve onun birliği için dik durmaktan başka suçu(!) olmayan MHP ve Ülkücü Hareketinse ne faşistliği ne bölücülüğü ne de kutuplaştırıcılığı kalmaktadır.
Bunlar; PKK’lılar evlerini yaksa, yakınlarını öldürse bile katiller güruhuyla iyi geçinmeye bakıp bunun MHP yüzünden yaşandığını söyleyebilecek kadar iftiracı, ikiyüzlü, kötü niyetli ve ödlek insanlardır.
Aralarından bazılarıysa Marksist olduğu için; MHP’nin milliyetçi görüşlerine itibar etmek yerine, aynı köhne ideolojinin gayrimeşru çocuğu olan PKK’nın daha sıcak, daha demokrat(!) buldukları ayrılıkçı fikirlerini tercih etmektedir.
Bu çevreler yüzünden bölücü örgüt daha çok şımarmakta, silahını daha bir cüretle üzerimize çevirmektedir.
Önce bir numaralı AKP meddahı sonra cemaatin Halide Onbaşı’sı, şimdi de PKK’nın Hababam Sınıfı’ndan farksız siyasi kanadının Hafize Ana’sı olan Nazlı Ilıcak, sözünü ettiğimiz çevrelerin avukatlığını ve sözcülüğünü yapanların başında gelen yarı aydın takımındandır.
Ilıcak, dünkü köşe yazısında yine desteksiz atarak MHP’ye sallamakta, manevi ihtilaçlar ve hayal kırıklıklarıyla dolu yüreğine oturan suçluluk duygusundan kurtulmak için de HDP’ye barış için oy verdiğini yazarak kendini aklamaya çalışmaktadır. Ancak bu, sudan bir gerekçedir. Savunacak, ele alınacak bir tarafı yoktur.
Aslında HDP’ye oy ve destek vererek ülkeye barışın gelmeyeceğini Nazlı Ilıcak da bilmektedir. Buna rağmen bölücü örgüte oy ve destek verilmesini izah etmekte, teslimiyet ve korkaklık gibi kelimeler yetersiz kalmaktadır. Barışın ve kardeşliğin düşmanına, kanlı terörist eylemler düzenleyerek toplumsal birlikteliği dinamitleyenlere barış adına oy vermek, ihanetle eşdeğerdir.
HDP’ye giden oyların bir kısmı da intikam hissiyle verilmiştir. AKP iktidarından canı yananlardan kimileri, bunun acısını daha kötüyle çıkartmak istemişlerdir. Teşbihte hata olmaz; bu tutum, doğrudan doğruya “Dinsizin hakkından imansız gelir.” anlayışının sonucudur.
Ilıcak ve diğer HDP şakirtlerinin en büyük yanlışlarından biri de AKP’nin yaptıklarının hesabının, HDP’nin de içinde bulunduğu bir muhalefet blokuyla sorulabileceğidir.
Bir katiller güruhu olan PKK’nın sözcüleriyle kimden neyin hesabı sorulacaktır?
Milletimizin evlatlarına kurşun atıp kundaktaki çocukları bile öldürmekten çekinmeyenlerle adalet sağlanır mı?
PKK’nın siyasi kanadının hesabı bellidir: Demokrasi ve barış kisvesi altında Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda önce özerk, sonra da bağımsız bir yapı oluşturmak.
O hâlde uluslararası aktörlerin taşeronluğunu yaparak Türkiye’yi bölmeye çalışanlarla ittifak yapılabileceğini ve temel kurumları AKP tarafından zarara uğratılan Cumhuriyet’in onarılabileceğini düşünmek, en hafif tabirle andavallılıktır.
Türkiye’de medyada kalem oynatan yarı aydın takımının insan hakları ve demokrasi gibi parlak kavramların arkasına sığınarak Türkiye’nin düşmanlarına alan açmaları kabul edilemez.
Ne yazık ki bu, eski bir yarı aydın hastalığıdır. Kökleri ta Osmanlıya kadar uzanmaktadır. Bu zihniyet yüzünden dünyanın dört büyük devletinden biri olan Osmanlı Devleti parçalanmış ve geriye elimizde küçücük Trakya ve Anadolu coğrafyası kalmıştır.
PKK da son vatan topraklarına göz diken ama istediğini alamayan ayrılıkçı Ermenilerin misyonunu kaldığı yerden devam ettiren bir terör örgütüdür. Asla Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi değildir. Türkiye’de bin yıldır kardeşçe yaşayan, aynı kültür ve inançtan insanların oluşturduğu toplumu; suni bir etkin azınlık varlığı üreterek bölmeye çalışan PKK’nın siyasi kanadı HDP de bu amaca hizmet etmektedir. Bunu bile bile Brüksel’den yeni talimalatlar alan HDP’ye verilen destek, ihanetin değirmenine su taşımaktır.
İşte Nazlı Ilıcak ve Hasan Cemal gibiler, böyle bir şer odağına hizmet etmekte ve yoluna güller dökmektedir.
Bugüne kadar PKK’nın yaptığı kanlı eylemleri, ülkeye ve Türk toplumuna verdiği zararları demokrasinin cilvesi gibi gösterip katillerle cilveleşenlerin, ihanete karşı mücadele eden MHP’yi suçlu gösterme çabaları, tipik bir yarı aydın cinnetidir.
Bunlar; bir taraftan katiller bostanında yetiştirilen HDP’yi demokrasi pazarında halka yutturmaya çalışmakta, diğer taraftan da küresel aktörlerin Türkiye’yi parçalama hesaplarının önünde duran yegâne engelin, MHP’nin direnişini kırmak için yoğun çaba sarf etmektedir.
Ama bu gayretler beyhudedir.
Şurası iyi bilinmelidir ki MHP, başlarını fikren ve siyaseten pisliğe batıran ve Türkiye’nin geleceğini karartan bu güruhla mücadelesine kararlılıkla devam edecektir.
MHP hak bildiği yoldan dönmeyecek; ihanet şebekelerinin oyununu bozmak için çabalarını sabır, azim ve imanla sürdürecektir.
MHP’yi çıktığı yoldan döndüreceğini ve yıldırabileceğini zannedenler kendilerini hüsrana ve hayal kırıklığına hazırlamalıdır. Onların yalan ve iftira çöplüğünü eşeleyerek topladıkları çamur ve melanetler, MHP ve Ülkücü Hareketin ismetini kirletemeyecektir.
MHP’ye çalınmaya çalışılan kara, sadece bizce düşmanlık edenlerin yüzlerini kara çıkaracaktır.
Bizi hasım ve düşman belleyenler bağırıp çağırdıklarıyla kalacaklar, MHP kervanı yürüyecektir.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2