Kıbrıs Türk’tür, Türk Kalacaktır
Ve her zaman diyeceğiz ki, Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Enosis emellerine Türklüğün vicdan ve cesaretiyle, kudret ve asırlık mirasıyla direnecek ve de teslim olmayacağız.
15.11.2016 15:29:47
Bu haber
708 kez okundu
MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada ''Unutulmasın ki, Kıbrıs Türklüğü Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ve KKTC Türk vatanıdır.'' dedi.
AB İlerleme Raporu’nda, milli davamız Kıbrıs konusuna da değinilmiş, bununla ilgili değerlendirmelere beklendiği üzere yer verilmiştir.
Türkiye’nin Kıbrıs’ta bir çözümün bulunmasına yönelik görüşmeleri desteklediğinden hareketle, Ankara’nın bu konudaki taahhüdü ve bağlılığının hayati önemini koruduğu dile getirilmiştir.
Kıbrıs’ta çözüm olarak neyin ima ve işaret edildiği henüz karanlıktadır.
KKTC Cumhurbaşkanı ile Rum kesimi lideri arasında belirli aralıklarla görüşmeler yapılmaktadır.
Ama görüşmelerin muhtevası sır gibi saklanmaktadır.
Biz bu zincirleme görüşmeleri dikkatle takip ediyoruz.
Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler gözetiminde, İsviçre’nin Mont Pelerini kasabasında beş gün boyunca devam eden müzakerelerden de herhangi bir sonuç çıkmamıştır.
Rum kesimi liderinin önerisiyle ara verilen görüşmelerin 20 Kasım’da bu kez Cenevre’de tekrar başlayacağı duyurulmuştur.
KKTC Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından, İsviçre’deki görüşmelerin ilk iki gününde dört başlığın ele alındığı ve önemli ilerlemeler kaydedildiği, diğer günlerde ise toprak konularına yoğunlaşıldığı anlaşılmaktadır.
İzleyen süreç içerisinde, planlanan beşli konferans toplanarak Kıbrıs konusunda güvenlik ve garantiler boyutuyla bir uzlaşma aranacaktır.
Kıbrıs Rum tarafı toprak konusunu mülkiyet başlığıyla, Türk tarafı ise garantiler/güvenlik başlığıyla ele almaktadır.
Rum hükümet sözcüsü, Cenevre’de hedefin toprak konusundaki kriterleri sonuçlandırmak ve bunu harita üzerine taşımak olduğunu açıklamıştır.
Bahse konu kriterlerin ise ne olduğunu, neleri kapsadığını bilen yoktur.
Kıbrıs müzakerelerinin bam teli şüphesiz topraktır.
Toprak ise vatandır, namustur, pazarlık konusu yapılamayacaktır.
Bu milli ilkenin Kıbrıs Türklüğünün vazgeçilmezi olduğunu bilmek, görmek ve teyit etmek şarttır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “garanti anlaşmalarına dokundurmam” demesine rağmen, Rumların harita-toprak hususunda esneklik göstermeleri halinde, Türkiye’nin de beşli konferans zemininde Yunanistan’la konuşabileceğini söylemesi dikkat çekicidir.
Anlaşılan odur ki, harita konusunda muhtemel bir anlaşma olursa, garantiler konusu gözden geçirilebilecektir.
AKP’nin Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcısı, Türkiye olarak nereye kadar taviz vereceklerini bildiklerini ifade etmiştir.
Kıbrıs’ta Güzelyurt konusunda nasıl bir yol izleneceği, Karpaz’ın durumunun ne olacağı belirsizdir.
Adadaki askeri varlığımızın geleceği ise esrarını korumaktadır.
Kıbrıs müzakerelerinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması son derece acil ve önemlidir.
Ancak sırf çözüm olsun diye de, tavizlerle Türk vatanını terk etmek, tarihsel hak ve çıkarlarımızdan bir çırpıda ayrılmak yanlıştır, skandaldır, bunu tasvibimiz imkânsızdır.
Kıbrıs’taki Türk toplumunun aleyhine, kazanımlarını sekteye uğratacak, egemenlik haklarını hiçe sayacak herhangi bir anlaşma veya uzlaşmanın milletimiz nezdinde itibar ve inandırıcılığı olmayacaktır.
Kıbrıs’ta barış ve istikrarın sağlanması adına tek yanlı ve fren tutmayan tavizlerin, Türklerin hayat alanlarını daraltacağı, vatan bildiği topraklarından koparacağı, Akdeniz’den uzaklaştıracağı kesindir.
Bu itibarla, KKTC Cumhurbaşkanı’nın Rum tarafına neleri vaat edip etmediği, çözüm diye sunulan reçeteyle hezimetin Kıbrıs Türklüğüne musallat olup olmayacağı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Gizli kapaklı yapılan müzakerelerin ne getirip ne götüreceğini öğrenmek Türk milletinin, Kıbrıs Türklüğünün en tabii hakkıdır.
Çünkü her şey dönüp dolaşıp toprak ya da mülkiyet meselesine dayanmaktadır.
Özellikle Rum tarafının toprak ve garantiler konularındaki taleplerinin belli ölçülerde karşılanması halinde, adada federal devlet çatısı altında; 4 yıl Rum, 2 yıl da Türk tarafının başkanlık yapmasıyla ilgili mutabakat arayışları olduğu iddia edilmektedir.
KKTC’nin vereceği toprak var mıdır? Varsa nerelerdir?
Tüm dikkatlerin çevrildiği Güzelyurt ve Karpaz gözden çıkarılmış mıdır?
Çıkarıldıysa ya da özel statülü olması düşünülüyorsa, buradaki Türk varlığı ne olacaktır?
Planlanan geçiş sürecinde adaya uluslararası bir gücün konuşlanmasıyla Türk askerinin akıbeti ne olacaktır?
Deniyor ki, pazarlık pozisyonları çözümü engellemesin.
Unutulmasın ki, Kıbrıs Türklüğü Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ve KKTC Türk vatanıdır.
Telaşla çözüm olsun diyenler, Kıbrıs’ın tapusunu karambole getirip devrederlerse bunun hesabını veremezler, şehitlerimize, yıllardır Kıbrıs davasını şeref bilenlere bunu asla anlatamazlar.
KKTC Cumhurbaşkanı tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu iyi bilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Kıbrıs müzakerelerini yakından izleyecek, gerekli notlarını alarak milletiyle paylaşacak, demokratik müdahalelerini yapacaktır.
Ve her zaman diyeceğiz ki, Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Enosis emellerine Türklüğün vicdan ve cesaretiyle, kudret ve asırlık mirasıyla direnecek ve de teslim olmayacağız.
Anahtar Kelimeler
YORUMLAR
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter
kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar
hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Henüz yorum yapılmamış ilk yorum yapan siz olun...
2